Yeryüzünün en kutsal mekânları hiç şüphesiz ki mescitlerdir. Yeryüzünün en kutlu insanları da bu mekânlarda insanları hakka, hakikate, iyiliğe ve doğruluğa çağıran, gönül erleridir. Bu gerçeği Yüce Rabbimiz Kur'an'ı Kerim'de şöyle dile getirir:
وَمَنْ اَحْسَنُ قَوْلاً مِمَّنْ دَعَٓا اِلَى اللّٰهِ وَعَمِلَ صَالِحاً وَقَالَ اِنَّن۪ي مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ
"Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve "Ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır?" (Fussilet Sûresi, 33. Âyet)
Din Görevlileri minberde ve kürsüde bizlere sevgiyi, merhameti, takvayı, adaleti, ihlâsı, sabrı, şükrü, hayâyı, iffeti, tevekkülü, kardeşliği ve doğruluğu anlatır. Kur’an ve Sünnet temelleri üzerine şahsiyetimizi inşa etmemizde, birlik ve beraberliğimizin, istiklal ve hürriyetimizin tesisinde Camilerimiz ve Din Görevlilerimiz hayati bir öneme sahiptir. Bunun için suni gündemlerle Camilerimizi ve Din Görevlilerimizi yıpratarak şahsiyetimize, birliğimize ve istiklalimize zarar vermek isteyenlere karşı uyanık olmalıyız. Birinin yaptığı bir hatayı fırsat bilip Dinimize ve Diyanetimize saldıranlara, hatta güçleri yetse ağızlarıyla İslam’ın nurunu söndürmek için bekleyenlere karşı Camilerimize ve Din Görevlilerimize daha fazla sahip çıkmak zorundayız. Camilerimizin fonksiyonlarını, Din Görevlilerimizin de misyonlarını hakkıyla icra etmeleri için milletçe mücadele etmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın hayırlara vesile olmasını niyaz ediyor, ömrünü camilere ve din hizmetlerine adayan hocalarımızdan ve hayırseverlerimizden ahirete irtihal edenlere Yüce Mevla'dan rahmet, hayatta olanlara da sıhhat ve afiyet diliyorum.