09.02.2018

Tanıtım ve Tarihçe

Eski Tunç Çağı’na kadar uzanan tarihi içinde Mısır, Suriye veTrakya Krallarının birleşik ordusu ile Gelene Kralı Antigon arasındaki İpsosMeydan Savaşı’na (M.Ö. 301) ev sahipliği yapmasıyla ünlenmiş, doğu-batı,kuzey-güney doğrultulu antik yolların kavşak noktası olmuştur.

Selçuklulardan kalma Taş Camii ve Kervansaray önemli eserleridir. Eber Gölü,Ali Kaleli Piknik Yeri, Çağlayan Parkı ilçenin başlıca mesire yerleridir.

Taş Cami Medrese: (1278) III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında beylerindenYakup Oğlu Yusuf Bey tarafından Mimar Oğulbey’e yaptırılan medrese, çeşme,hamam ve kervansaraydan müteşekkil külliye içindedir. Sonradan camiye dönüştürülmüştür.Büyük bir kubbe etrafında tonoz kemerli odalar, sofalar ile bir küçükkubbeli müderris odası ve simetriği çeşme olan binanın özellikle mescitve dersane kubbeleri mihrabıyla birlikte sırlı tuğla süslüdür. Kubbe kuşaklarındakisüsleme Selçuklu sanat zevkinin en görkemli örneklerindendir. Afyon-Konyayolu üzerinde ön yüzü tamamen kesme mermer kaplı, süslü ve istitallatlımermer kapı taki ile Selçuk sanat eserlerinin en güzellerinden biridir.

Büyük bir kubbe etrafında tonoz kemerli odalar ve sofralar ile bir küçükkubbeli müderris odası simetriği çeşmelerden ibaret binanın iç kısmı veözellikle mescit ve dershane kısmı olan büyük kubbe ve iki sofası vemihrabı ile birlikte mozayik çok ince zevkli çinilerle süslü yapılmıştır.Kemerler ve kubbe kuşağı çinilerden ve mihraptan bir kısım çiniler düşmüşolmakla beraber kalanlar eserin değeri hakkında bir fikir vermektedir.

Cümle kapısı üzerinde halen Selçuk sülüsü ile iki satırlık Arapçahitabesi şöyledir. “Emere bi-imareti hazıl medredetül-mübarek fi eyyamidevletüs-Sultan el azam sıllullahi fil alem Gyasütdünya ved-din”

“Keyhüsrev bin Kılıçaslan halledallaha Sultana el-Abdür zaif el muhtacırahmetullahi teala Ebül-Mücahid Yusuf bin Yakup gaferullahu zenubi fisene sebave seb’ine ve sittemie.”

Kapı kemerinin üzerinde sarkıtların altında bir para arması ve iki tarafında“Amele OğulBey bin Mehmet Bey” yazısı vardır. Çaylıların Taşcamidedikleri binanın doğu köşesinde çeşmesi ve batı köşesinde de müderrisodası eklenmiştir. Müderris odasının pencere söveleri de kesme mermerdenve nakışlıdır.

Medresenin karşısında bulunan hamam uzun zaman bakımsız kalmış ve yıkılmıştır.Son zamanlarda yapılan düzenlemelerle hamamın olduğu yer geniş bircaddehaline getirilmiştir.

Taşhan (Kervansaray): Medresenin doğusunda yazlık kısmı yıkılmış kışlıkbölümü restore edilmiş dört duvar ve 16 fil ayağı üzerine tonoz kemerlidamla örtülmüş ortada bir ışıklık kubbesi vardır. Taş Camii veHan’da bulunan pars arması, her iki yapının da mimarının Oğulbey olduğunugöstermektedir.

Belki medrese kapısından daha yüksek bir sanat eseri olduğundan hiç şüpheolmayan kervansarayın dış kapısından bugün bir iz kalmış son yüzyıl içindeyıkılıp gitmiştir.

Medrese aynı zamanda cami, müderris ve molla odaları, mutfak kısımları,hamamı ve kervansarayı ile çok önemli bir külliye olan bu kıymetli eserlerkitabelerinden öğrendiğimize göre III.Gıyaseddin Keyhüsrev’in emriylebeylerden Ebülmücahit Yakupoğlu Yusuf Bey tarafından mimar Mehmet Bey oğluOğul Bey eliyle miladi 1278(Hicri 677) yılında yapılmıştır.

Mayıs 1277 de Emirdağ Yenikapı geçidinde Cimri’nin yakalanıp idamedilmesiyle sona eren askeri yürüyüşile Bolvadin’den Çay değirmeni’negelen Gıyaseddin Keyhüsrev ve Sahipata Fahreddin Ali Batı Anadolu’ya OrtaAnadolu’ya bağlayan bir düğüm noktası olan burada da ürünlerini ölümsüzleştirecekolanbu eserlerin yapılmasını Yusuf Bey’e emretmişlerdir. Bu savaşta yararlılıkgösterdiğini, Yusuf Bey’in çok zengin ve kuvvetli bir asker sahip olduğuanlaşılmaktadır.

Selçuklu tarihinde Yusuf Bey, babası YarupBey ve mimar Oğul Bey haklarındahiçbir bilgi bulunmamaktadır. Külliyenin Vakıfnamesi de bilinmektedir. YalnızOsmanlılar devrinde Tanzimat-ı Hayriye’den sonra bir düzen verilmek istenenvakıflar arasında Çay’daki medrese müderrisleri ile yapılan hesaplaşmave onarım işleri denetlenmesinde Güllüharp, İnkaya, Çamurharkı ve Elvaradındaki dört köyde icraları medreseye vakıf 1692 dönüm tarla 658 dönümçayır bulunduğu kaydediliyor.

Yusuf Bey’in ne kadar zengin bir adam olduğunuanlatan bu bilgiden başka, yıkılan hamamın iki adet halvet ve üç yandasofa ve ortada büyük göbek sofası ve dışında soyunma yeri ve külhanolarak belirtilmektedir.

Cumhuriyet döneminde Taş Camii, Vakıflarİdaresince onarılmış ve kubbelerikurşunla kaplanmıştır.

Esirüddin Ebheri Türbesi: Eber Kasabası’nda, kare biçimli taş duvar üstüne8 köşeli kümbet tipli bir anıt mezardır. Esirüddin Ebheri 13. yüzyıldayaşamış, Taş Medrese Müderrislerinden olup, yazdığı İsagoci adlı eserimedreselerin kapatılmasına kadar okutulmuş bir Türk Astrologu ve filozofudur.

Tur Ali Türbesi: Afyon’dan gelen şosenin ikiye ayrıldığı yerde aralıksokak içinde ahşap ve toprak damlı bir oda içerisinde halkın “Ali Baba”adıyla bildiği türbedir. Yapının mimari değeri yoktur. Odanın ortasındakimerkad üzerinde Selçuk tarzı mermer bir sandukadaki iki satırlık Arapçakitabe şöyledir. “Bismillahirrahmanirrahim”. Küllü men alıyla fan.Sahibi hazet-türbe Tur Ali Bin, “Yusuf nevvere Allahü mezcaahu fi gurrei şehriramazan el mübarek sene selase ve seb’ine ve siddemie”.

Bu kiyabeden öğrendiğimize göre miladi 1275 yılı Mart ayı başındaYusufoğlu’dur Ali bu türbede gömülmüştür. Çaydaki külliyenin bazısıYusuf Bey’in oğlu pek tabii olan Tur Ali Bey, Cimri Vak’asından iki yılönce ölmüş olması ailenin burada görevli olduğu kanısını vermektedir.Yusuf Bey’in ve babası ve Yakup Bey’in Çay Kadılığı zaimi olduğu vealaybeyi derecesinde bir subaşı olduğu anlaşılmaktadır. İsim benzerliğibakımından Doğuda Akkoyunlu Devletinin kurucusu Karaosman Bey’in dedesi TurAli Bey’i hatıra getirmekte ise de zaman bakımından uzak görünmektedir.

Eber Gölü: Çay, Bolvadin ve Sultandağı ilçe sınırları içinde 150 km2alanı kaplayan göl; kopak adı verilen yüzen adacıkları, turna ve sazan balıkları,yaban ördeği, kazı, meke ve karabatağı ile ünlüdür.

Önceleri bir bataklık olarak bilinirdi. Gölde kayıklarla rahatlıkla gezintiyapılarak balık avlanabilir. Yerli ve yabancı turistlerin hayli ilgisini çekenbir görünüme sahiptir. Nilüfer çiçekleri, sazlıkları, çeşit çeşit kuşlarıylamini bir cennettir. Gölde sazan, turna, istakozya, kurbağa avlanır. Ayrıcakamış vb. göl ürünleri açısından oldukça zengin olan Eber Gölü yörehalkının vazgeçilmez gelir kaynaklarından biridir. Kışaylarında çevre ilve ilçelerden göle avcılar gelir ve çeşitli kuş avı yaparlar.

Eber Gölünün yüzeyi kamışlarla kaplı olup kamış kesen köylülerce açılansu yolları ile kendine has özellik arzetmektedir.

Ayrıca göl içinde oluşan su dibine bağlı olmayan yüzen adacıklar ve üzerlerindeköylülerce yapılan kulübeler görülmeye değerdir.

Kamık Gölü: Kamık Bataklığı olarak da bilinen gölün yüzeyi kamışlakaplıdır. Bu gölde de tutulan Turna balığı çevredeki lokantalarda vepazarlarda müşteriye sunulmaktadır. Yine çevre il ve ilçelerden bu göle dekuş avı için avcılarla akın etmektedir.

Çağlayan Parkı: İlçe merkezinin Güney kenarında Sultan Dağlarının eteğindeÇay deresinin vadisinin başlangıcında kurulan park Afyon’un en eskiparklarından olup yakın çevrenin gezilip görülecek yerlerindendir. İlçehalkıda yazları ailece buraya giderek hoş vakit geçirmektedir. Park adını28 metre yüksekten düşen suyun sesi meydana getirdiği çağlayandan almaktadırve görüntüsü insanlara hoş bir serinlik vermektedir.

Kanlıyer Kavaklığı: Belediye 1982 yılında düzenlenen kavaklık çocukparkı, su ve tuvaleti, spor sahası ve gölgelikleriyle çevrede çevredetercih edilen piknik yerlerindendir. Hıdırellez günlerinde ve 19 Mayıs Gençlikve Spor bayramlarında halkın özel ilgisini çeker.

Çay turizmi bakımından değerlendirilebilecek Eber ve Kamık gölleri çevresindebir tesis mevcut olmadığından organize bir turizm faaliyetinden söz etmek mümkündeğildir.

Afyon İlinin en şirin ilçelerinden biri olan ilçemiz ulaşım açısındanoldukça şanslı bir konuma sahiptir. Karayolları standartlarına uygundur ayrıcailçenin demiryolu ulaşımı da ilçeye ülkemizin birçok şehrinden kolaycagelmesi mümkün kılmaktadır.

İlk kuruluşuna ait kesin bilgi ve belgelerine henüz rastlanamayan çay ilçesiningeçmişi M.Ö. uzanmaktadır. İlçemizde bakır çağının yaşandığıCumhuriyet Köyü Höyü, Karamık Köyü Höyü, Geneli Köyü Höyü, Geneli GölbaşıKöyü Höyü, K.Karacaören Kara Musa Höyü, Devederesi Höyüklerinden anlaşılmaktadır.Helenistik dönemde  Gelene’nin son safrafı Alezyez!in daha İskendergelmeden önce İran’a kaçtığı, İskender’e elçi gönderdiği savaşmakistemediklerini bildirdiğini bilmekteyiz. Bu zamanlar General Antigon eski Kralyolunda (M.Ö.333) Çul Ovası Metropolis (Tatarlı), Holmi (K.Karacaören), İpos(Çay), Gaysterpediom (Bolvadin Üçhöyükler), Abasion (Gömü) yoluylaGardion’a varmıştır. (Tarihle İskender’in kördüğümü çözdüğürivayeti bu zamanda oluşmuştur.)

Araştırdığımız kaynaklar İpsos Meydan Savaşı’nın ilçe topraklarımızdaolduğunu göstermektedir. Antigon İskender’in yerine geçmekiçin çabalarkenM.Ö.314 yılında Gelene’ye gelerek burasını merkez yaptı. Diğergeneraller hazırladıkları ordularla (Mısır Kralı Patlamyus, Suriye KralıSelerkos, Trakya Kralı Lizimokos) Antigon üzerine yürüdüler. İpsos (Çay)şehrinde birleştiler. İki ordu arasında kalan Antigon’un yapılan savaştaperişan oldu. Bu savaş sonunda İpsos ve Kaysterpedium şehirleri halkı dağlarakaçmış, şehirleri yağlanıp yakılmıştır.

Roma Cumhuriyeti döneminde Frigya Parure ilçesi sınırları içinde Akşehirve Sultandağı ile birlikte yönetim biriminde olmuştur. Frigya Parure’ye (yanıkFrigya anlamına gelir). Bu ad M.Ö.301 yılında İskender’in generalleriarasında yapılan İpsos Meydan Savaşı sonrası harap durumdan dolayı denmiştir.

Yulya (Julia) Frigya Parure bölgesinde Synnadik ilinin Flomelion (Akşehir) ilçesinebağlı ve bölgenin en batı ucunda bir kasabadır. İpsos kasabasınınbulunduğu yer üzerinde Roma İmparatorluk çağında kurulan kasabaya İmparatoriçeJulia’nın adı verilmiştir. Julia eski “Kral yolu” kervanların konakladığıönemli bir ticaret yeri olmuştur. Julia belediyesinin tapınak yapımıziyaretler, dini törenler ve festivaller nedeniyle birkaç sikke bastığıbilinmektedir. Aralarında en çok Kraliçenin adları bulunur. Sultandağıeteklerinde kurulan Men Tapınağı’nın açılış töreni için basılansikkede tapınak içinde Men ve ayrıca atı üzerinde elinde külüngü ileyine Men (Ay Tanrısı) resimleri basılmıştır. Ay Tanrısı, omuzda zamanlaçifte ağızlı balta taşır biçimde tasvir edilmiştir. Şehir öreni, Çayderesinin kumlarının altında kaldığından bu dönemle ilgili eserlererastlanılmıştır.

Roma çağında ticaret hayatına ve yollara verilen önem buluntulardan çokiyi anlaşılmaktadır. Şehirlerarası yolların yapımı onarımına çok önemverilmiş hatta yollarda bu dönemde mesafe taşları kullanılmıştır.Bunlardan bir tanasi Afyon Arkeoloji Müzesi’ndedir.

Selçuk Türklerinin Anadolu’yu fethi sırasında Bekçioğlu Emir Afşin OrtaAnadolu da Ameria (Emirdağ) önlerine kadar geldi. Bölgenin ne şekilde kimlertarafından fethedildiğini bildiren kayıtlar olmamasına rağmen Emir Ahmet Şah,Emir Sanduk ve Dolaphan Kuvvetleri tarafından fethedildiği sanılmaktadır.

Haçlı Savaşları sırasında Haçlı Ordusunca tahrip edilen şehre 1155 yıllarındaSelçuklu Devleti tarafından Oğuz Türkleri yerleştirilmiş,adı da Çay değirmeniolarak değiştirlmiştir. 1277 yılında Selçuklulara baş kaldıran Karamanlılarınsusturulması ve Şehzade Siyavuş ‘un öldürülmesinden sonra Selçuk sultanıGıyaseddin Keyhüsrev III’ün emriyle Beylerinden Yakup oğlu Yusuf Bey tarafındanMimar Mehmet oğlu Oğul Bey’e 1278 yılında yaptırılan Taş külliyesindenolan Taş Camii ,Han ve Çeşme halen kulçlanılmakta olup hamam ise yıkılmıştır.Camii aslında Medrese olarak yapılmış sonradan camii ye dönüştürülmüştür.

Selçuklu Sultanı III.Gıyaseddin Keyhüsrev öldükten sonra bölgenintahminen 1318 yılllarında Eşrefoğlullarının himayesine girdiği anlaşılmaktadır.Bölge yaklaşık 8 yıl Eşrefoğullarının himayesinde kalmıştır. Dahasonra Anadolu Genel Valisi Demirtaş ‘ın Ahmet Beye yenilmesiyle YalvaçKaraağaç ve Bolvadin le birlikte bölge Sahipataoğullarının eline geçmiştir.

Sahıpataoğulları Beyliğinin kurucusu Sahipatanın yerine geçen torunu ŞemsettinAhmet Bey Germiyanoğullarının damadı idi. Ölümünden sonra yerine geçen oğullarıNasrettin Ahmet ve Muzafferin Devlet beylerden ahmet bey ana taraffından bağlıbulunduğu Germiyan sarayına gitmiş ve bçlgenin hakimiyeti bu şekildeGermiyanoğullarına gelmiştir.

Germiyan Beyi II.Yakup samimi bir Osamanlı dostu olup Beyliğine vasiyetyoluyla ll. Murat la bırakmış ve böylece Germiyan beyliği içinde bulunan bölgemizosmanlıların idaresine geçmiştir.